Ok.

Uzun zaman sonra çok önemli bazı şeyler anlatmam gerektiğini hissederek merhaba.

Bundan on küsur sene önce, çoktan unutulup gittiği için adını şu an hatırlayamadığım bir ''uzman'' vardı. Hemen hemen her sabah televizyonda, derinden gelen kemik bir yüz ifadesi ve kendine has yıkıcı bir üslupla ebeveynleri, yani maalesef ama ilk anlamıyla anneleri, yaptıkları sonsuz yanlışlar konusunda bilgilendirip dururdu. Şaşkınlıkla mum gibi oturup izlerdim. İzledikçe, hissettiğim annelikten, çocuğumdan ve hayatımızdan uzaklaşıp çok başka bir yere, bir ütopyaya doğru gittiğimi, ama tabii ki tam gidemediğimi, gerçek hayatın beni bir noktada tabii ki yeniden içine çektiğini, savrulup dururken sadece, sadece halledilemez boyutta suçlu, berbat, hiç doğurmaması hatta hiç doğmaması gereken biri gibi hissettiğimi öyle iyi hatırlıyorum ki. Oradan kaçmaya değil, orada kalıp sorun her neyse bir şekilde çözmeye acilen ihtiyacım olduğunu, tüm bu şeyin çok kısa bir sürede garip bir hızla var olduğunu, dümdüz dururken kendimi birdenbire dönülmez akşamın ufkunda bulduğumu o kadar net hatırlıyorum ki.

Sonra, söylemesi bile çok üzücü, bir çocuğun başına söz konusu uzmandan kaynaklandığı söylenen kötü bir şey geldi ve uzman kişi bu yolla tarih oldu. En kısa haliyle anlatmaya çalışırken seyrelttiğim için üzgünüm. Onu bir daha hiçbir yerde görmedim. Ceza aldı mı almadı mı, olay tam olarak nasıldı net hatırlayamıyorum, on yıldan eski bir konu.

Yol gösterici büyük usta seçeneği beklenmedik şekilde elenince, onu tanıyana kadar kendi kendime hallettiğim annelik konusunda -en doğru şekilde nasıl ifade edilir- sanki bir yerden düştüm veya birden yere düştüm. Sanki biri benim bisikletimi tutuyordu, biri benim bisikletimi tuttuğu için ben ilerleyebiliyordum ve artık kimse bisikletimi tutmadığına göre düştüm, gibi oldu.

Sonra başka bir uzman gelip daha sert düşürmek, yere fırlatmak, yerlere çalmak üzere beni kaldırdı ve onu tanıdığım günü hiç unutmadım.

Sesli, yazılı, basılı ve mümkün olsa başka yollarla da yayacağı uçsuz cümlelerini, kısa denmeyecek bir süre boyunca yakından takip ettim. O zamana kadar yayınlanmış tüm kitaplarını toplayıp okudum. Çok uzun sürdü okumam. Okudukça küçüldüm, ezildim, hacmimi yitirdim boyum kısaldı mahvoldum okudukça. Bu arada çocuk iyice büyüdü. Yani olmaz ama bir ihtimal telafi etmemi sağlayabileceğim ipin ucu iyice kaçtı demek bu.

İnsanın başına gelebilecek en vahim şey gerekli gereksiz durmadan yönlendirilmesi. Bu yolla bir süre sonra şundan emin oluyor ama farkında olmuyor: Yönlendirilmediğim konuda yönümü bulacak beceriyle sahip değilim. Konu annelikse, can ciğerden çıkıp projeye dönüşüyor. Bu en doğru ifadeyle, vahim.

Bugünden geriye bakınca sadece şunu görüyorum, zavallı canım gençliğim, canım bebek oğlum ve bir mola paspası bile olmayan çıplak beton düzeneğimizden gelip geçen türlü türlü saçmalık, kuyuya atılmış bir yığın taş.

Artık kırk yaşına geldiğim için şeyleri bir noktaya kadar ciddiye alabildiğimi görüyorum. Yıllar boyunca anneler kendilerini çok kötü hissetsin diye fikir belirtmedik konu bırakmayan uzmanın son olarak ''aman boşverin be'' konulu kitaplar yazmasını, başlangıçta durduk yere kendimize düşman olmayı kendisinden öğrendiğimiz için şimdi boşverip affetmeyi yine kendisinden öğrenmemiz gerekmesini, aman Allahım herkesin bir yolunu bulup bir yerlere tırmanmasını, bir gün gerçekten lazım olması ihtimali düşünülmeden her şeyin içinin çok seri biçimde boşaltılmasını ve toksik ve manipülasyon sözcüklerini bir noktaya kadar ciddiye alabiliyorum. Yeterince etkilenilmeyen durumlarda ciddiyeti korumak daha kolay oluyor.

Yine de deliliğe vururken yanlışlıkla delirme ihtimalini akılda tutmalı.

Bir de gölde kıvrıla kıvrıla yüzebildiğine göre kırmızı balığın istismara uğramamış mutlu bir balık olduğu bilgisini unutmamamız gerekiyor. Bu iki bilgi dışında herhangi bir şeye ihtiyaç duymadan hayatımızı idame ettirebileceğimize inanıyorum.

Okuduğunuz için teşekkür ederim ve lütfen kendinizi az çok demeden her fırsatta affetmeyi ihmal etmeyin. Şunu sakın unutmayın ki damlaya damlaya göl olur.

Yazının şarkısı burada.

Sevgiler.

Yorumlar

  1. En kaliteli uzman; İç sesimizin o an ki duygularla başedebilip-sakin kalkabilmişsek eğer!sonradan telafisi çok da zor olmayan yönlendirmeleridir aslında.Çünkü insanız nihayetinde. Emeğinize sağlık✨

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel yazıyorsunuz, muhtemelen çok güzel de yaşıyorsunuz, içinizden geçenleri bu şekilde cümlelere dökebilmeniz bana bunu hissettirdi, bunları yazabildiğiniz için ben teşekkür ederim, iygünler 🌻

    YanıtlaSil
  3. içten yazılarını, içinden geçenleri okumayı seviyorum 💘 kendimize karşı tahammülümüz kazanacak günün birinde belki bugün değil ama bir gün 🧚🏻‍♀️

    YanıtlaSil
  4. Ben de hayatımın "ideal annelik" safhasında bu türden kitaplar okuyup, programlar izleyip kendimden nefret etmiştim. Haliyle bu durum işleri daha da içinden çıkılmaz hale getirmişti. Yeni annelere tavsiyem kendi iç sesinizi dinleyip en samimi hislerinizle annelik yapmanız.

    YanıtlaSil
  5. aynı dönemin devreleriyiz, konu da adı geçmeyen ama kim olduğunu çok şyi anladığımız şahsın beni de senin gibi tam isabet aynı yerden vurması,ki bence bu çok büyük başarı hedef tutturma, gündüz radyo programını dinleyip çocuklar uyuyunca kitabını okuyup sonra sarsıla sarsıla aplayaraktan ertesi gün yine berbat anneliğime devam ediyordum. bir de işin baba tarafı var ki adama karışmaktan babalığını yaşayamadı adamcağızcım, öyle yapma olmazmış böyle deme öz benliğini zedeledin, bla bla bla ay yine içim şişti ne korkunç günlerdi bununla birlikte ne güzel anneymişim çocuklarım ne şanslılarmış sahi ben hala çok güzel tam olması gerektiği gibi anneyim, çünkü ben buyum daha fazla ya da az olamam...

    YanıtlaSil
  6. Sanırım bende aynı uzmanın eğitim zayiyatıyım. Doğum sonrasını ve 3 yılı şimdi bataklık olarak hatırlıyorum ve 10 yıl geçmesine rağmen o yıllara hala üzülüyorum

    YanıtlaSil
  7. İlk uzmanın ismini bende unuttum ikincisi ise aynen hayatımı alt üst edip en güzel zamanımı üzülerek geçirmemi sağladı.. keşke doğmasaydım ben ne kötüyüm çocuğumun başına gelmiş en büyük belayım diye hisserken meğer çocuğum DEHB li imiş onu öğrendim hey gidi okunan kitaplar..oğlum hayatın kitabını bana yeniden yazdırdı. Sonuç;İstediği her an sevgini esirgemiyorsan iyi annesin, kızıp bağırmak ise anneliğin şanındandır ;)

    YanıtlaSil
  8. Yaa ben de bu yazı fırsatı ile hemcinslerimden af dilerim ben var ya ben ah ben erkekler bi yesin de güruhunun bir parçasıyım içimdeki anaç ruhumu desem kendi topuğuna sıkan mi o benim eşim mesela Annesi çalışan kendinden küçük iki kardeşini her okul dönüşü doyuran ilgilenen sorumluluk sahibi bir bireyken su an mutfaktan suyunu alamayan niyetlense de bardağın yerini bulamayan bir türe dönüştü ve bu benim pervane ruhumu yas aldıkça yakmaya başladı kendi eserimi kınıyorum

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

İyi Gün Anneleri Ve Kederli Brunch Partileri

Akşama Kadar Ne Yapıyorsun Ki/İyiyim Oturuyorum