Sen Buna Oğul Demişsin Ama Başka Bir Şey Bu


Tam tamına ik-ki ay sonra merhaba!

Geçenlerde yine bir yazı sosyal medyayı iki ayrı yönde salladı. Birileri müthiş duygu sellerine kapılırken, diğerlerinin sinirleri hop oturup hop kalktı. İnsan olmak ne kadar tatlışko bir iş.

Ben söz konusu yazıyı yerer nitelikteki yorumları okuyunca acayip merak ettim. Bir türlü bulup da okuyamadım. Durduğum yerde şiştim ama böyle.

Sonra dünyamız bana tatlı minik bir sürpriz yaptı ve ertesi gün aile büyüklerimden biri yazıyı kendi hesabında paylaştı. Oğluna ithafen, gözleri dolu dolu, gururlanarak falan. Okudum, okudum, okudum. Oku oku bitmiyor da çünkü. Nasıl keyif alarak yazılmışsa artık, finale varmaya kıyamamışlar.

Tüm metni buraya kopyalamayacağım, gerek yok. Hatta ben oturup yazana kadar gündemler mündemler de değişti; ama o çok önemli cümleleri analiz etmezsem çok üzülürüm. Çünkü blogdan silinmesi bende kalp yarası olan ”Kız Kızım Kocan Kızmıyor Mu?” yazısının akrabası gibi bu yazı.

Artık ikisi de benim bebeklerim.

Başlıyorum.

***

Yazı ”Her kadının bir oğlu olmalı” diye başlıyor. Evet. Gayet mantıklı. Çocuk sahibi olmak ve bilhassa cinsiyet seçimi, kişinin kendi inisiyatifinde olan bir şeydir.

Herkesin oğlu hazırsa devam edelim.

Oğlumuz nihayet büyüdü ve tam da hayal ettiğimiz gibi bir sabah yanımıza gelip ”Bugün çok fıstıksınız hanımefendi” dedi. Yazıdaki gibi yani. Hmm. Kulağa hoş geliyor!

Aslında bunca sene başta doğum olmak üzere muhtelif sebeplerle gayet net anladık ki, ben onun annesiyim. Yine de benimle, kendi aralarında yüzük takan liseli ağzıyla konuşmak isterse, hakkıdır. Delikanlı adam. Oğlum. Önünde duramam.

***

Sonra yine aynı oğlumuz, kirli çamaşırını temiz çamaşırından ayırt etmeyi bir türlü öğrenememeliymiş. E öğretmeyin! Kendi kendine öğrenmeye azmettiğini anladığınız vakit başını ezin. Ağaç yaşken eğilir, unutmayın. Akıllı olun.

Fakat insanlık hali, olur da gaflete düşüp bu çamaşır ayırt edememe durumuna söylenirseniz, oğlunuz sizi kucağına alıp havaya kaldırarak ”Dünyanın en huysuz ama tatlı annesi” desin. Rehberimiz yine aynı yazı elbette.

Deneyin ve duyduğunuz her gurur için duvara bir çentik atın. İlerleyen zamanlarda onları birleştirip kişiye özel bir tasarım yapacağız. Bayılacaksınız!

***
Herkesin bir tane olan oğlu, 45 numara ayakkabılarını evin ortasında çıkarmalıymış. Çünkü o çok büyük ihtimalle o bir geri zekalı. Sonra da gelip ”Yoruldum annem, açım” demeliymiş.

Düne kadar donunu biz giydirirken, bugün ”Yakamız biraz açık mı hanımefendi?” demeliymiş bize. Bakın asla anne demek yok, hanımefendi diyecek. Çünkü delikanlı adam. Erkek adam. Adam gibi adamlar böyle der.

Benimki bana ”hanımefendi” falan dese ilk olarak ”Oğlum sen niye böyle keko oldun?’‘ derim ama, siz yine de sessizce gülümseyip üstünüze başınıza çekidüzen verin. Çünkü oğlunuz büyüdü ve artık nasıl giyinmeniz gerektiğini biliyorsunuz. Saçmalamayın siz oğlan anasısınız.

Şükredin ve oturun.

***
Oğlunuzun cüzdanına para koyduktan sonra hiç koymamış gibi babasına dönüp ”Çocuğa para versene!” deyin. Babası düşmanınız çünkü.

18 yaşından sonra ise, artık ”Ya karın beni sevmezse?!” demeye başlayabilirsiniz. Vakit yavaş yavaş geliyor çünkü. Fakat asla endişelenmeyin, ufak bir kaygıya dahi lüzum yok. Müsterih olun; çünkü o size zaten ”Seni sevmeyen karıyı napayım” diyecektir. Bu zamana kadar ne denip ne denmeyeceğini çok büyük ihtimalle öğrenmiş olmalı. Ona güvenin.

Yaşlandığınızda sizi ziyarete gelirken karısını getirmesin, yalnız gelsin. Gelin kimin iti oluyor çok özür dilerim. O evde oğlunuzun 45 numara ayakkabısını silsin, kirlisini temizinden ayırsın, yakasını paçasını toplasın, ne bileyim işte bulsun bir iş. Kocası söylemiştir zaten ne yapması gerektiğini.

***

İşte bu gibi daha fazla içeriğe sahip olan muazzam bir yazı. Hepsini yazamayacağım ama, harfi harfine katılıyorum. Yazanın emeğine yüreğine sağlık, günü aydın olsun inşallah diyorum.

Devamını da ben getireyim, olmuşken tam olsun.

***

Bebekler ortalama 24 ay civarı üç kelimelik cümle kurmaya başlar. Yani herkesin bir oğlu, en geç ikinci doğum gününde herhangi bir şeyin gelmişine geçmişine sövmelidir. Gelmiş, geçmiş, tercihe bağlı sövmeli kelime. Toplamda 3 ediyor. Otuzuncu aya yaklaşırken hâlâ sövemiyorsa, uzmana danışmanızda fayda var.

Kızımız hoşumuza gitmeyen bir laf ederse, onu hiç tereddüt etmeden utandırmalıyız.

Kız dediğin, eli iş tutmaya başlayınca sorumluluğunu bilir. Yetmez. Gerektiğinde başkalarının sorumluluğunu da üstlenecek. Erkek ise, tencereden yemeğini alabilemeyen bir canlı formu. Erkeğin eli mi var, nasıl alsın? Zaten bir süre sonra eve para getirecek, o zaman da mı kendi kirlisini sepete kendisi atsın? Öeh artık! Herkesin bir oğlu çok özür dilerim kız mı?

Erkek dediğin maço olur. Ben ortalıkta değişik değişik yamuk yumuk adam görmek istemiyorum. Elinizde çamaşır asan erkek varsa kutusuna koyup kaldırın ya da ne bileyim vakumlu poşete falan sıkıştırın. Toplumun düzenini bozmaya hakkınız yok.

Herkes kız çocukla erkek çocuk yetiştirmenin farkını bilmeli. Bilmiyorsak, sürekli erkek çocuk doğuralım. Herkesin birden çok oğlu olsun. Hepsini de o çok sevdiğimiz, ah o ayılıp bayıldığımız tipik delikanlılara çevirelim. Her biri erkekliğin kitabını yazsın.

Hepsi iş bilmez birer aciz olsun, ama kendisini habire arkasını toplayan kadınların sahibi sansın. Yarın bir gün bir sebepten tek başına yaşaması gerekirse de, mal gibi kalsın öyle. Yere attığı tişörtü tavada kavurup yer mi bilmem. Ama evlenince, annesi ve kız kardeşlerinden sonra karısına da muhakkak illallah getirtsin.

Herkesin böyle bir oğlu olsun. Tam da böyle olsun ama. Böyle adamlar süper fikir.

Zaten Mars’ta su varmış, su yeter bana.

***

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Bir Topladım Sıfır Etti

Bir Nevi Big Bang

Ok.